Hikaye, bir hapishane isyanının iki tarafında yer alan iki adamı anlatıyor: İsyanı yöneten mahkûm ve isyanın ortasında mahsur kalan genç bir gardiyan. Genç gardiyan, hayatta kalmak için çaresizce mahkûm gibi davranmaya başlar. İsyan şiddetlendikçe, her iki adam da hapishanenin acımasız ve tehlikeli dünyasında hayatta kalmak için ahlaki ikilemlerle, güven sorunlarıyla ve hayatta kalma içgüdüleriyle yüzleşir. İsyanın ortasında, kaderleri birbirine bağlanır.

Yalnız bir canavar avcısı olan Rivialı Geralt, insanların yaratıklardan bile daha kötü olabildiği bir dünyada kendine yer edinmeye çalışmaktadır. Ancak kader onu güçlü bir büyücü ve tehlikeli bir sırra sahip genç bir prensesle karşılaştırır. Üçlü, artık her geçen gün daha da vahşi hale gelen bu kıtada birlikte yürümeyi öğrenmelidir.

11.22.63 dizisini izle! Konusuna gelecek olursak zamanda yolculuk ederek tarihi değiştirme şansı yakaladığınızı düşünün. İşte bu fikir, sıradan bir lise öğretmeni olan Jake Epping'in hayatını tamamen değiştiren bir teklifle gerçeğe dönüşüyor. Jake, 22 Kasım 1963'teki John F. Kennedy suikastını engellemek için zamanda geri gitme görevini kabul eder. Ancak geçmiş, değiştirilmeye karşı direnç gösteren, neredeyse canlı bir varlık gibi davranır. Jake’in her adımı, geçmişin karşı koyuşu ve tarihin doğal akışıyla çatışır. Bu süreçte Jake, yalnızca tarihin akışını değil, kendi inançlarını, ahlaki değerlerini ve hayatını da sorgulamaya başlar. Geçmişte yaşamak, yalnızca Kennedy suikastının sırlarını çözmek değil, aynı zamanda Jake için bir içsel yolculuğa dönüşür. Ancak her müdahalesi, beklenmedik sonuçlara yol açar ve zamanda yapılan değişikliklerin tehlikeli zincirleme etkilerini ortaya çıkarır. Bu sürükleyici hikaye, zamanın değiştirilemez gücü ve insanın tarih karşısındaki küçüklüğünü gözler önüne sererken, Jake’in gerilim dolu macerası izleyiciyi hem duygusal hem de entelektüel bir yolculuğa çıkarıyor. Geçmişle yüzleşmek, geleceği kurtarmak için yeterli olacak mı? Yoksa Jake, tarihin akışında kaybolarak kendi gerçekliğini mi yitirecek?

Griselda dizisi gerçek olaylardan ilham alınmıştır. Medellín'den Miami'ye uzanan bir yolculukla kendi uyuşturucu imparatorluğunu kuran Griselda Blanco'nun hayatını anlatıyor.

Dr. Bahnjit, bir il hastanesinde görev yapan deneyimli bir adli tabiptir. Bir gün, asılma sonucu ölen bir kadının cesedi, otopsi için hastaneye getirilir. Başlangıçta sıradan bir intihar vakası gibi görünen bu ölüm, Dr. Bahnjit’in dikkatli incelemeleri sonucu farklı bir gerçek ortaya çıkarır: Bu, bir intihar değil, soğukkanlı bir cinayettir. Bu cesur tespiti, kısa süre içinde Dr. Bahnjit’i güçlü ve tehlikeli birilerinin hedefi haline getirir. Bir gün, kimliği belirsiz bir adam Dr. Bahnjit’in evine gizlice girer ve ona raporunu değiştirmesini, yani intihar olarak yazmasını zorla kabul ettirmeye çalışır. Ancak Dr. Bahnjit, tehditleri dikkate almaz ve gerçekleri ortaya çıkarmak konusunda kararlıdır. Durum, beklenmedik bir şekilde değişir: Bir süre sonra, savcı olan yakın arkadaşı aniden kaybolur. Bu kayboluş, Dr. Bahnjit’i daha da derin bir soruşturma yapmaya iteler. Kendi başına araştırmalarına devam ederken, tüm izler onu Tan adlı gizemli bir adamın peşine sürükler. Ancak Tan, suçlamaları reddeder ve Dr. Bahnjit’i, gizemli cinayetin arkasındaki gerçek katili bulmaya ikna eder. Tan, Dr. Bahnjit’e işbirliği teklif eder, ancak her ikisi de tehlikeli bir oyun oynamaya başlar: Gerçeği ortaya çıkarmak, sadece cinayeti çözmekle kalmayacak, aynı zamanda onları da büyük bir riskle karşı karşıya bırakacaktır.

Conan Doyle’un ikonik dedektifinin bu tuhaf yorumunda Sherlock Holmes, günümüz Londra'sında "yüksek işlevli bir sosyopat" olarak tasvir ediliyor. Holmes, karmaşık suçları çözme konusunda üstün zekasını kullanırken, sosyal normlara pek aldırış etmez. Ona soruşturmalarında yardımcı olan kişi ise, ortak bir tanıdık aracılığıyla Holmes'a tanıtılan Afganistan Savaşı gazisi John Watson. Bu ikili, günümüz teknolojisini ve zekalarını birleştirerek modern Londra’nın en karmaşık suçlarını çözmeye girişir.

Modern dünyaya dair derin endişeleri keskin, gerilimli ve hicivli hikayelerle işleyen bir dizi. Tek başına dramlar sunan bu bölümler, teknoloji paranoyasını araştırarak insan doğasının karanlık yanlarını gözler önüne seriyor. "Alacakaranlık Kuşağı"nın çağdaş bir yorumu olan dizi, dijital çağın getirdiği tehlikelerle toplumsal huzursuzluğu yansıtarak izleyicileri rahatsız edici sorularla baş başa bırakıyor.

New Jersey'li mafya babası Tony Soprano, hem iş dünyasında hem de ailesiyle olan ilişkilerinde ciddi zorluklar yaşamaktadır. Bu stres, onun ruhsal sağlığını olumsuz etkileyince, Tony profesyonel yardım almaya karar verir ve psikiyatristi Dr. Melfi ile görüşmeye başlar. Bu seanslar sırasında, Tony'nin karmaşık kişiliği, suç dünyasındaki baskılar ve içsel çatışmaları su yüzüne çıkar. Ancak, mafya babası olarak gizli yaşamını sürdürürken profesyonel yardım almak, onun için yeni ve tehlikeli bir ikilem yaratır.

Kolombiyalı uyuşturucu baronu Pablo Escobar ve ülkeyi yıllarca sarsan diğer uyuşturucu baronlarının suç dolu yaşamlarını inceleyen bu hikaye, onların yasadışı imparatorluklarını nasıl kurduklarını ve Kolombiya'yı nasıl şiddet ve kaosa sürüklediklerini anlatıyor. Kartellerin uluslararası uyuşturucu ticaretindeki rolü, polis ve hükümetle olan kanlı çatışmaları ve bu suç ağlarının toplum üzerindeki etkisi derinlemesine ele alınıyor.

Ameliyat edilemez akciğer kanseri teşhisi konulan kimya öğretmeni Walter White, ailesinin maddi geleceğini güvence altına almak için eski bir öğrencisi olan Jesse Pinkman ile birlikte metamfetamin üretmeye başlar. Zamanla suç dünyasına daha fazla çekilirken, tehlikeli bir imparatorluk kurarak hayatını geri dönülmez şekilde değiştirir.