Ufak bir kasabada küçük bir çocuk kaybolunca, gizli deneyler, korkutucu doğaüstü güçler ve tuhaf bir küçük kızın da parçası olduğu bir gizem ortaya çıkar. 1980'lerin nostaljik atmosferini, bilim kurgu, korku ve dram unsurlarıyla harmanlayan Stranger Things, tüm dünyayı etkisi altına alan, fenomen bir dizi. Dizi, Hawkins, Indiana'nın sakin kasabasında geçen olayları merkezine alıyor. Will Byers'ın (Noah Schnapp) aniden ortadan kaybolmasıyla başlayan olaylar zinciri, annesi Joyce (Winona Ryder), ağabeyi Jonathan (Charlie Heaton) ve arkadaşları Mike (Finn Wolfhard), Dustin (Gaten Matarazzo) ve Lucas'ın (Caleb McLaughlin) onu bulma çabalarına odaklanıyor. Bu arayış sırasında, Hawkins Ulusal Laboratuvarı'nın karanlık sırları, "Baş Aşağı Dünya" adı verilen alternatif bir boyut ve telekinetik güçlere sahip gizemli bir kız olan Eleven (Millie Bobby Brown) ile karşılaşırlar. Stranger Things, çocukların ve gençlerin gözünden hem bireysel büyümeyi hem de doğaüstü tehditlerle mücadeleyi işlerken, 80'lerin popüler kültürüne sayısız gönderme yapıyor. Her sezon, yeni canavarlar, daha büyük gizemler ve karakterlerin derinleşen ilişkileriyle izleyiciyi ekran başına kilitliyor. Bu dizi, sadece bir korku hikayesi değil, aynı zamanda dostluk, aile bağları ve cesaret üzerine de güçlü mesajlar veriyor.

Küstaht ama zeki bir polis, emniyette kurulan yeni bir departmanın başına getirilir ve aykırı tiplerden oluşan alışılmadık bir ekiple Edinburgh'daki çözülmemiş vakaları araştırmaya başlar. Dept. Q, bu sıra dışı dedektif ekibinin, yıllar önce kapanmış dosyaların tozlu sayfalarını aralayarak adaleti sağlama çabasını gerilim dolu bir dille anlatıyor. Dizi, departmanın başına geçen bu polis memurunun, ekibindeki her bir üyenin kendine özgü yeteneklerini kullanarak nasıl karmaşık vakaları aydınlattığını gözler önüne seriyor. Edinburgh'un gizemli sokakları ve karanlık sırları, onların soruşturmasını derinleştirirken, her yeni vaka onları hem kendi geçmişleriyle hem de suçun en karanlık yüzleriyle yüzleşmeye zorlar. Dept. Q, zekice kurgulanmış cinayet dosyaları, sürükleyici atmosferi ve karakter odaklı anlatımıyla suç-gerilim severler için kaçırılmaması gereken bir yapım.

Sosyal statünün tamamen kumarla belirlendiği ayrıcalıklı bir özel okulda, gizemli bir geçmişe sahip yetenekli bir yeni öğrenci, intikam ateşiyle yanıp tutuşur. Bu yeni gelen, kısa sürede okulun köklü düzenini altüst ederek, herkesin pozisyonunu ve geleceğini tehdit eden bir karmaşaya neden olur. Okulun koridorları, sıradan bir lise ortamından çok, tehlikeli bir strateji oyununun arenasına dönüşür. Bu yeni öğrencinin sahneye çıkışıyla birlikte, okulun her köşesinde gerilim yükselir. Zekasını ve kumar yeteneklerini kullanarak, mevcut hiyerarşiyi sarsmaya başlar. Her hamlesi, sadece kendi intikamını değil, aynı zamanda okulun acımasız sistemini de sorgulatmaya yönelik bir adımdır. Karakterin kumar yetenekleri ve karanlık geçmişi, onu hem çekici hem de tehlikeli kılarken, izleyiciyi de bu tehlikeli oyunun içine çeker.

Gizli bir CIA ajanı olan Martian'a, gizli hayatını terk edip Londra İstasyonu'na dönmesi emredilir. Burada, geçmişte bıraktığı aşkı yeniden alevlenir ve romantizm yeniden canlanır. Ancak, Martian'ın kariyeri, gerçek kimliği ve görevi, kalbiyle çatışır. Bu durum, onu uluslararası entrika ve casusluğun ölümcül oyununa sürükler.

Kirliliğin zehirlediği ve eriyen buzulların tehdit ettiği Norveç'in küçük bir kasabası, yaklaşan kıyametin ağırlığını hissetmektedir. Doğa tükenirken, kasabanın derinliklerinde kadim bir kötülük uyanır. Onu durdurmanın tek yolu, unutulmuş bir efsanenin yeniden doğmasıdır.

Polis memuru Hanna Ahlander, Stockholm’deki görevinden uzaklaştırıldığında ve sevgilisi tarafından terk edildiğinde, yeni bir başlangıç yapmak için ablasının Åre’deki tatil evine taşınır. Ancak, Lucia’nın buz gibi soğuk gecesinde genç bir kadın kaybolduğunda, Hanna içindeki polis içgüdüsüyle olayı araştırmaya başlar. Åre’nin küçük kasabasında, zorlu aile ilişkileri ve personel eksikliğiyle mücadele eden polis memuru Daniel Lindskog, istemeyerek de olsa Hanna’nın yardım teklifini kabul eder. Daniel, yeni partnerine güvenmekte zorlanırken, ikili kaybolan kadını bulmak için birlikte zorlukların üstesinden gelmeye çalışır. Kasabanın soğuk kış şartlarında, hem kaybolan kadını ararken hem de kendi kişisel sorunlarıyla yüzleşirken, Hanna kariyerindeki belirsiz dönemi aşmak için bu davaya odaklanır. Film, güven ve iş birliğinin önemini sorgularken, Hanna ve Daniel arasındaki gerilimli ilişkiyi derinleştirir. İzleyiciler, her an yeni bir sırla karşılaşırken, karakterlerin karmaşık geçmişleri ve motivasyonları açığa çıkar.

Kötü şöhretli Agatha Harkness, şüpheli bir gotik gencin onu kötü bir büyüden kurtarmasının ardından kendini güçsüz ve savunmasız bulur. Genç, Agatha'yı efsanevi Cadılar Yolu'na götürmesi için yalvarırken, bu yol, cadıları eksik oldukları bir güçle ödüllendiren büyülü bir sınama yoludur. Agatha, bu gizemli gençle birlikte, hayatta kalma ve güç kazanma umuduyla ümitsiz bir cadı meclisi kurarak, bu tehlikeli yola çıkmaya karar verir.

Dr. Bahnjit, bir il hastanesinde görev yapan deneyimli bir adli tabiptir. Bir gün, asılma sonucu ölen bir kadının cesedi, otopsi için hastaneye getirilir. Başlangıçta sıradan bir intihar vakası gibi görünen bu ölüm, Dr. Bahnjit’in dikkatli incelemeleri sonucu farklı bir gerçek ortaya çıkarır: Bu, bir intihar değil, soğukkanlı bir cinayettir. Bu cesur tespiti, kısa süre içinde Dr. Bahnjit’i güçlü ve tehlikeli birilerinin hedefi haline getirir. Bir gün, kimliği belirsiz bir adam Dr. Bahnjit’in evine gizlice girer ve ona raporunu değiştirmesini, yani intihar olarak yazmasını zorla kabul ettirmeye çalışır. Ancak Dr. Bahnjit, tehditleri dikkate almaz ve gerçekleri ortaya çıkarmak konusunda kararlıdır. Durum, beklenmedik bir şekilde değişir: Bir süre sonra, savcı olan yakın arkadaşı aniden kaybolur. Bu kayboluş, Dr. Bahnjit’i daha da derin bir soruşturma yapmaya iteler. Kendi başına araştırmalarına devam ederken, tüm izler onu Tan adlı gizemli bir adamın peşine sürükler. Ancak Tan, suçlamaları reddeder ve Dr. Bahnjit’i, gizemli cinayetin arkasındaki gerçek katili bulmaya ikna eder. Tan, Dr. Bahnjit’e işbirliği teklif eder, ancak her ikisi de tehlikeli bir oyun oynamaya başlar: Gerçeği ortaya çıkarmak, sadece cinayeti çözmekle kalmayacak, aynı zamanda onları da büyük bir riskle karşı karşıya bırakacaktır.

Yagami Light, Japonya’nın en zeki lise son sınıf öğrencilerinden biridir. Ancak dünyadaki yolsuzluk ve suçlar, onun yaşamdan tat almasını engeller ve her şey gözünde anlamını yitirir.

Sir Arthur Conan Doyle’un ikonik dedektifinin bu tuhaf yorumunda Sherlock Holmes, günümüz Londra’sında "yüksek işlevli bir sosyopat" olarak tasvir ediliyor. Holmes, karmaşık suçları çözme konusunda üstün zekasını kullanırken, sosyal normlara pek aldırış etmez. Ona soruşturmalarında yardımcı olan kişi ise, ortak bir tanıdık aracılığıyla Holmes'a tanıtılan Afganistan Savaşı gazisi John Watson. Bu ikili, günümüz teknolojisini ve zekalarını birleştirerek modern Londra’nın en karmaşık suçlarını çözmeye girişir.