Chief of War dizisinde Hawaii'nin dört krallığı savaşla bölünmüşken, varoluşsal bir tehlike kıyılara yaklaşır. Güçlü bir savaşçı olan Kaʻiana, halkını birleştirmek amacıyla devasa bir göreve girişir. Kaʻiana'nın bu zorlu yolculuğu, hem kendi kaderini hem de tüm bir ulusun geleceğini belirleyecektir.

Gizemli bir düşmanın cehennemin kapılarını açarak dünyayı yok etme tehdidiyle karşı karşıya kalırız. Bu felaketi önleyebilecek tek kişi, şeytani bir yakışıklılığa sahip, ancak aynı zamanda insanlığın kurtuluşu için savaşan bir iblis avcısıdır.

Dr. Bahnjit, bir il hastanesinde görev yapan deneyimli bir adli tabiptir. Bir gün, asılma sonucu ölen bir kadının cesedi, otopsi için hastaneye getirilir. Başlangıçta sıradan bir intihar vakası gibi görünen bu ölüm, Dr. Bahnjit’in dikkatli incelemeleri sonucu farklı bir gerçek ortaya çıkarır: Bu, bir intihar değil, soğukkanlı bir cinayettir. Bu cesur tespiti, kısa süre içinde Dr. Bahnjit’i güçlü ve tehlikeli birilerinin hedefi haline getirir. Bir gün, kimliği belirsiz bir adam Dr. Bahnjit’in evine gizlice girer ve ona raporunu değiştirmesini, yani intihar olarak yazmasını zorla kabul ettirmeye çalışır. Ancak Dr. Bahnjit, tehditleri dikkate almaz ve gerçekleri ortaya çıkarmak konusunda kararlıdır. Durum, beklenmedik bir şekilde değişir: Bir süre sonra, savcı olan yakın arkadaşı aniden kaybolur. Bu kayboluş, Dr. Bahnjit’i daha da derin bir soruşturma yapmaya iteler. Kendi başına araştırmalarına devam ederken, tüm izler onu Tan adlı gizemli bir adamın peşine sürükler. Ancak Tan, suçlamaları reddeder ve Dr. Bahnjit’i, gizemli cinayetin arkasındaki gerçek katili bulmaya ikna eder. Tan, Dr. Bahnjit’e işbirliği teklif eder, ancak her ikisi de tehlikeli bir oyun oynamaya başlar: Gerçeği ortaya çıkarmak, sadece cinayeti çözmekle kalmayacak, aynı zamanda onları da büyük bir riskle karşı karşıya bırakacaktır.

Gizemli bir uzay aracının Dünya'ya çakılmasıyla gezegenin en büyük tehdidi keşfedilir. Alien: Earth, insanlığın varlığını tehlikeye atan bilinmeyen bir uzaylı tehdidiyle yüzleşmesini konu alan, nefes kesici bir bilim kurgu gerilim dizisini anlatmaktadır. Dizi, bilinmeyen bir uzay aracının Dünya'nın ıssız bir bölgesine düşmesiyle başlayan olaylar zincirini merkeze alıyor. Bu olay, başlangıçta bilim insanları ve askeri yetkililer için büyük bir merak konusu olsa da, çok geçmeden gezegen için varoluşsal bir tehdide dönüşür. Aracın içinde bulunan şey, sadece bilinen hiçbir canlıya benzemeyen, aynı zamanda inanılmaz derecede tehlikeli ve zeki bir yaratıktır. Bu yabancı (alien) tür, hızla ürer ve insanlığa karşı acımasız bir hayatta kalma mücadelesi başlatır. Alien: Earth, gerilimi kademeli olarak artırırken, bilim kurgu unsurlarını başarılı bir şekilde kullanır. İnsanlık, bu yeni ve ölümcül tehdide karşı nasıl bir savunma geliştirecek? Bu yaratıklar neden Dünya'ya geldi ve asıl amaçları ne? Dizi, izleyiciyi bu sorularla baş başa bırakırken, hayatta kalma mücadelesinin acımasız ve korkutucu doğasını da gözler önüne seriyor.

Gözlerimizi kapatıp uykuya daldığımızda bizi bambaşka bir dünya bekler. Düşdünya denen bu yerde Düşler Lordu Sandman, en derindeki tüm korkularımızı ve fantezilerimizi şekillendirir. Ancak Düş (Morpheus), beklenmedik şekilde yakalanıp yüz yıl boyunca tutsak edilince yokluğu hem rüyalar âlemini hem de gerçek dünyayı sonsuza dek değiştirecek bir dizi olayı tetikler. The Sandman, Neil Gaiman'ın kült çizgi roman serisinden uyarlanan, gotik fantastik ve mitolojik öğeleri harmanlayan epik bir hikaye anlatmaktadır.

Yeni dul kalmış, işkolik bir baba, hayatını yeniden düzene sokmaya çalışırken çocuklarıyla olan ilişkilerini de güçlendirmek ister. Ancak, bu süreçte oldukça zorlanır çünkü ebeveynlik konusunda tam bir acemi olduğunu hisseder. Neyse ki, merhum eşinin yazdığı çevrimiçi ipuçları, bu zor dönemde ona rehberlik eder. Dizide, bu baba karakterinin çocuklarıyla yeniden bağ kurma çabaları ve yaşadığı komik ve duygusal anlar gözler önüne seriliyor. Çocuklarının ihtiyaçlarını anlamaya çalışırken, iş hayatının getirdiği zorlukları da dengelemeye çalışır. Her yeni ipucu, ona ebeveynliği daha iyi anlaması ve öğrenmesi için yeni kapılar açar. Zamanla, sadece iyi bir baba değil, aynı zamanda daha iyi bir insan olmanın da yollarını keşfeder. Dizi, izleyicilere hem duygusal hem de eğlenceli anlar sunarak, ebeveyn olmanın ne kadar karmaşık ama bir o kadar da ödüllendirici bir yolculuk olduğunu anlatıyor.

Ailelerini dört ay önce bir trafik kazasında kaybeden 17 yaşındaki Elena ve 15 yaşındaki kardeşi Jeremy, yaşadıkları acıyla başa çıkmaya çalışmaktadır. Elena, çevresinde her zaman güzelliği ve başarılı bir öğrenci olmasıyla dikkat çekerken, yaşadığı acıyı dış dünyadan saklamaya çabalar. Bu sırada, kasabaya gelen iki vampir kardeş Stefan ve Damon, Elena'nın hayatını sonsuza dek değiştirir. Elena ve Stefan'ın birbirlerine duydukları ilgi, onları tehlikeli sırların ve doğaüstü olayların içine sürükleyecektir.

Azimli ve sezgileri güçlü dedektif Renée Ballard, acımasız bir seri katilin izini sürerken, sadece kanlı bir cinayet zinciriyle değil, aynı zamanda kurum içindeki yozlaşma ile de yüzleşir. Araştırma derinleştikçe, onu meslektaşlarından bazılarına kadar uzanan karanlık bir polis komplosu beklemektedir. Kendi içindeki kırılganlıklarla boğuşan Ballard, adaleti sağlamak için hem suçluları hem de sistemin içindeki tehlikeli güçleri zekâsıyla alt etmek zorundadır. Ballard, adalet, sadakat ve vicdan üçgeninde gerilim dolu bir yolculuk sunuyor.

Hikaye, bir hapishane isyanının iki tarafında yer alan iki adamı anlatıyor: İsyanı yöneten mahkûm ve isyanın ortasında mahsur kalan genç bir gardiyan. Genç gardiyan, hayatta kalmak için çaresizce mahkûm gibi davranmaya başlar. İsyan şiddetlendikçe, her iki adam da hapishanenin acımasız ve tehlikeli dünyasında hayatta kalmak için ahlaki ikilemlerle, güven sorunlarıyla ve hayatta kalma içgüdüleriyle yüzleşir. İsyanın ortasında, kaderleri birbirine bağlanır.

Okudukları lisede bir zombi virüsü salgınının patlak vermesiyle kapana kısılan öğrenciler, ya bir çıkış yolu bulacak ya da korkunç bir şekilde enfekte olacaklar. Güney Kore yapımı dizi Hepimiz Öldük (All of Us Are Dead), gençlerin sınırlı imkanlarla zombi kıyametine karşı verdiği amansız mücadeleyi, gerilim dolu anlar ve duygusal derinlikle birleştirerek gözler önüne seriyor.